Yüreğimden sözlerime dökülüyor cümleler
Tutamıyorum
Serbest bıraktım yüreğimin dilini

Hakkı söylediği sürece
konuşsun...







UZAKTAKİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
UZAKTAKİLER etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Gazzeli öksüz-yetimden mektup var !

Gazze'de yaşayan ve anne-babası İsrail tarafından katledilen 12 yaşındaki kız çocuğu Dellal Türkiye'ye mektup gönderdi.

Dünya Bülteni / Haber Merkezi

Annesi ve babası dahil bütün ailesi İsrail tarafından katledilen Gazzeli minik Dalal El Samuni'nin Türkiye'ye gönderdiği mektup yürekleri dağladı.

Saldırıda bir bacağını da kaybeden 12 yaşındaki Dellal, Müslümanlara seslendi.

Haber5'te yer alan Dellal'ın o mektubu:

Şefkatli Amcacığım (Şerafettin MOLLAOĞLU)

Allahın selamı, rahmeti, bereketi üzerine olsun. Allah seni bütün kötülüklerden korusun.

Bu mektubumu size Yetim Gazze'den yazıyorum Ben Mine Dalal EL SAMUNİ 1998 Yılında bir gece yarısı İsrail'in bomba sesleri eşliğinde doğurmuş annem beni...

Babam bir atölyede işçi olarak çalışıyordu ve yedi kardeşim vardı. Babamın aldığı maaş bize yetmiyordu ama annem vardı, babam vardı, kardeşlerim vardı, mutlu bir aile hayatımız vardı. Gazze'ye uygulanan ambargo, İsrail'in ani baskıları ani saldırıları olsa da bir nebze alışmıştık bu hayata hayat her şeye rağmen devam ediyordu.

2009 yılına kadar bütün olumsuzluklara rağmen yaşıyorduk ne kadar da fakir olsak sıkıntılı bir hayat yaşasak da bu hayata alışmıştık.

2009 yılında İsrail askerleri evimize girdiler evi boşatmamızı istediler. Evde dedemler ve amcamlar da vardı. Evimizi terk ettik. Mahallemizdeki bir okula yerleştik. Komşularımız da vardı okulda, 95 kişiydik Bir gece İsrail askerleri okulu bombalamaya başladılar karanlıktı, elektrikler yoktu, biz 25 kişi aynı aileden okulun bir sınıfında okuyorduk okul bombalanmaya başladığında uykudaydık bomba sesleriyle yandık. Babam, annem, dedem, amcalarım bizi korumaya çalışıyorlardı. Uyandığımda hastanedeydim. Bir ayağımı kesmişler vücudum da sarılıydı. Bu saldırıda 25 kişilik akrabalarımızdan geride sadece ben sağ olarak kurtulmuşum. Annem, babam dedem, amcalarım altı kardeşim, kuzenlerim, yengelerim hepsi şehit olmuş. Onların şehit olduğunu saldırıdan bir ay sonra öğrendim. Ne annemin ne de babamın ne de kardeşlerimin cenazesini gördüm. Ben hastaneden iyileşip taburcu olduğumda saldırı olalı üç ay geçmişti.

Şimdi 12 yaşındayım ve hayata tek başıma tutunmaya çalışıyorum. Bir ayağım yok bastonla yürüyorum. Gazze'de bir yetimhanede kalıyorum nasip olursa bu yıl ilkokulu bitireceğim.

Sevgili Amcacığım Şerafettin

Sizi gecen yıl tanıdım -Allah sizden razı olsun- burada bize sahip çıkan ağabeylerimiz ablalarımız var, sizi ve Cansuyu Derneği'ni gecen yıl tanıdım. Her ay yardımlarınızı alıyorum. Bu yardımlarla okul ihtiyaçlarımı ve özel ihtiyaçlarımı karşılıyorum. Geçen kurban bayramında beni aradığınızda çok sevindim sizi tanımıyorum sadece sizin ve derneğinizin adını biliyorum her namazdan sonra anneme babama kardeşlerime şehit olan diğer akrabalarıma ve size dua ediyorum. Siz bana sahip çıkana kadar kendimi çok yalnız hissediyordum. Babam şehit olsa da artık bana sahip çıkan beni unutmayan beni arayan soran manevi bir babam olduğunuz için çok mutluyum. Allah sizi korusun cennette peygamberimize sizi komşu kılsın.

Bu yetimhanede 125 yetim kalıyoruz bazı arkadaşlarımızın anneleri yaşıyor ama maddi durumları iyi olmadıkları için bu yetimhanede kalıyorlar. Büyüyünce doktor olmak istiyorum. Türkiye'yi çok seviyorum bazen Türkiye'yi televizyondan izliyorum.

Yetim olmak zor ama Gazze'de Yetim olmak daha zor...

Sabahları annelerimizin sesiyle değil İsrail uçaklarının bomba sesleriyle uyanıyoruz.

Babalarımız okula giderken cebimize harçlık koymuyor.

Hastalandığımızda annelerimizin sıcak çorbalarını içemiyoruz.

Oynayacak parklarımız da yok.

Yetim Gazze'nin kalbinden tüm dünyaya sesleniyorum:

Tüm vicdan sahiplerine!

Batıya!

Doğuya!

Tüm İslam ülkelerine!

Ve Müslüman kardeşlerime!

Bizi yalnız bıraktınız !!

Feryadımızı duymadınız !!

Siz ey batının ve doğunun çocukları !!!

Annesizliğin ve babasızlığın ne olduğunu bilir misiniz?

Siz ey insan haklarından bahseden batı!

Bizden hiç bahsettiniz mi?

Sizin insan hakları Gazze için çalışmaz mı? Gazze'de insan yok mu?

Ve siz ey Müslümanlar!

Ey Allah'a ve Kur'an'a inanan Müslümanlar!

Feryadımızı duymadınız, gözyaşlarımızı silmediniz!

Bizi zalim İsrail'in acımazsız saldırılarında yalnız bıraktınız.

Size hakkımı helal etmiyorum!

Size hakkımı helal etmiyorum!

Size hakkımı helal etmiyorum!

Yetim Mine Dalal EL SAMUNİ. 10122010. Gazze...

Krizlerin, doğal afetlerin, savaşların ve yoksulluğun en büyük mağduru hep küçüklerimiz oldu. Bugün dünya üzerinde 165 milyon çocuk ya annesini ya da babasını kaybetmiş durumda. 100 milyon çocuk ise sıcak bir yuvadan yoksun, sokaklara mahkûm yaşıyor. Irak savaşı sırasında tam 5 milyon çocuk yetim kaldı. Afrika'da ise her yıl savaşlar, afetler ve elverişsiz yaşam koşulları nedeniyle 2 milyondan fazla çocuk yetim kalmaya devam ediyor. Tüm dünyada bunlar olup biterken, İHH İnsani Yardım Vakfı olarak sorumluluğumuzun farkındayız.

1992 yılında sizlerin desteğiyle yola çıktık ve gittiğimiz her kriz bölgesinde yetimleri önceledik. 2010 yılı itibarıyla Sponsor Aile Sistemi ile 27 ülke ve Türkiye'de 67 ilde 15.890 yetimin bakımını üstlenmiş durumdayız. On binlerce yetimi de gıda, giysi ve temel ihtiyaç yardımları ile destekliyoruz.

Dünden bugüne çok yol kat ettik. Haiti'den Moro'ya tüm dünya yetimlerine ulaşabilmek için çalıştık. Siz gönüllülerimizle birlikte tek yürek olarak hareket ettik, en zor durumda olana ulaştık. Destek olunan her yetimin yüzünün güldüğünü, ayaklarının yere daha güçlü bastığını gördük.

Günlük yaşantılarında karşılaştıkları sıkıntıları bir nebze olsun hafifletme gayretinde olduğumuz yetim çocuklarımız için yeni bir kampanya düzenliyoruz. Merhametle kucakladığımız yetimlerimizle oyuncaklarımızı paylaşıyoruz. Oyuncaklar yetim kalmasın, yetimler oyuncaksız kalmasın diyerek yürüteceğimiz kampanya çerçevesinde İHH'nın yetim çalışması yaptığı ülkelerde her yaştan kız ve erkek yetim çocuğumuz ile oyuncak ve oyun parklarını buluşturuyoruz.

Sizler de kampanyamıza her türlü kullanılmamış oyuncakla destek olabilir ve bir çocuğun yüzünü güldürebilirsiniz.

Katkılarınız için teşekkür ederiz.




           0212-631-21-21  http://www.ihh.org.tr/
Hayat ne garip bugünlerde değil mi; Mallarımız arttı ancak keyfimiz azaldı !..Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yaşıyoruz..!

Havayı temizledik ama ruhları kirlettik..! Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık !..Çok yazıyor ama az gelişiyoruz..! Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz !..Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla..! Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı !..

Ay' a kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komşumuza geçmek için karşıya geçmiyoruz..! Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz !..
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı !..Diplomamız bol ama sağduyumuz az..! Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı !..

İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı..! Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz..! Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz !..Akşam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz..!
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz !..Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik..! Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz !..Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik..! Hayata yıllar ekledik, yillara hayat katamadık !..

Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi..! Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı !..Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz..! Dünya barışı der, silahlanırız !..Daha mutlu olmak için somurtarak çalışırız..!

Yani bugünlerde ; Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı !..Güzel evlerin yuva olamadığı..! Kısa seyahatlerin, kağıt mendil gibi ilişkilerin ; Yıka çık gönüllerin, tek geceliklerin !..Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin..! Vitrinlerin dolu ama gönüllerin boş olduğu acayip günlerde yaşıyoruz !...

(bir arkadaşımın yolladığı bu güzel e-maili sizlerle paylaşmak istedim. (Kaynağını bilemediğim için belirtemedim maalesef.) Gerçekten de yazıldığı gibi değil mi sizcede? )
Bu fotoğraf Sudan'da 1994 yılında amerikalı fotoğrafçı kevin carter tarafından çekildi. kevin carter çekmiş olduğu bu fotoğraftan sonra ödül aldı. Emekleyerek BM yemek kampına gitmeye çalışan bir çocuk ve arkasında çocuğun ölmesini bekleyen bir akbaba. Ve tek amacı ilginç bulduğu bu sahneyi fotoğraflayarak herkese hüner sandığı şeyi göstermeye çalışan bir insan. Başardı da bu fotoğrafı çekerek oradan uzaklaştı, çocuğa ne olduğunu kimse bilmiyor! kevin carter dediğimiz fotoğrafçı ise 3 ay sonra depresyona girerek intihar ediyor. Kim bilir belki hissetmekte geç kaldığı vicdanına yenik düştü, belki de bizim her görüşümüzde içimizin parçalandığı bu kareyi o beyninden atamadı hiç. Sonucun hüsran olması da kaçınılmaz oldu böylece. İnsani değerler tüm başarı planlarının hayallerinin üzerinde olmalıdır kim ne derse desin ve önünüze sunulan sahte ödüllerin adı ne olursa olsun. 

------------------------------------------------------------------------------------


 Sana yüreğimi açmak isterdim, uçsuz bucaksız diyarlar gibi uçsuz bucaksız bir sevgi sunmak isterdim. Engellerimi yıkıp bir kerecikte olsa yanında olmak isterdim, minicik parmaklarına dokunmak, belki de çok az duyduğun sevgi söcüklerinden sıralamak isterdim. Seni tüm sevgimle içtenliğimle bağrıma basmak "ben buradayım yanındayım" demeyi ne çok isterdim.  Telaşlarımdan sıyrılarak yanında olmak, kendi beklentilerimi bir kenara bırakıp senin beklentilerine kulak vermek isterdim.

 Sahip olduklarımın farkına vararak sahip olamadıklarıma yanışımın ne büyük bir cehalet olduğunu anlamak isterdim seni görünce, gözlerinde kaybolup utancımdan kaçmadan, kendimi savunacak tüm kelimeleri sözlüğümden kaldırarak ellerinden tutmak isterdim. Ey Afrikalı, Pakistanlı, Sudan'lı, Çeçenistan'lı çocuk. Ve daha niceleriniz. Niceleriniz için bir kerecikte olsa oturup sizin için ve ve sizlere el uzatamayan, sizden uzak olmayı kar sayan kendim için ağlamayı ne çok isterdim.
PAKİSTAN'DA SEL

Pakistan geçtiğimiz günlerde son yılların en büyük sel felaketini yaşadı. Binlerce kişi öldü ve milyonlarca kişi hasar gören evlerini terk etmek zorunda kaldı. Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla Pakistan'a giden ve yaşanan felakete tanık olanlar verdikleri demeçlerde yaşınılan kaybın büyüklüğüne dikkat çekiyorlardı. Ve Pakistan'ın ayağa kalkabilmesinin zaman alacağını belirtiyorlardı. Bizler gidenleri yerine getiremeyiz belki ama maddi anlamda ellerimizden geleni yapabiliriz. Türk halkının zor zamanlarında yanında olan, desteğini esirgemeyen Pakistan halkına vefa zamanıdır. Onlar uzaktalar ve zor bir dönemden geçiyorlar, şimdi ekmeğimizi bölüşmenin ve el açarak onlar için Allah'a dua etmenin zamanıdır.